Yaşam

Nazi Almanya’sından günümüze bir gemi: Sismik-1

Aytekin Karma

Hikayelerini ‘Karton Ev’, ‘Dünyanın Çivisi’, ‘Dönme Dolap Düşleri’ kitaplarından tanıdığımız M. Özgür Mutlu’nun geçtiğimiz günlerde ilk romanını yayımladığını duyduk. ‘Güzel Seferlerin Süvarisi’ romanı Ithaki Yayınları etiketine sahiptir.

‘Güzel Yolculukların Süvarisi’ bilindik bir deniz romanı değil, bir gemi romanı, Sismik-1 romanı. Neredeyse diğer karakterler kadar canlı, hareketli ve sansasyonel bir geçmişe sahip olan Sismik-1, romanda çok değerli bir yer kaplıyor.

Geminin tarihine baktığımızda köklerinin Nazi Almanyasına kadar uzandığını görüyoruz. Danziger Werft tarafından 18 Mayıs 1945’te fırlatılan ve o zamanlar “Ägir” olarak bilinen Sismik-1, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’ye götürüldü. Burada “Herkül” adını alır ve kurtarma römorkörü olarak çalışır. 1954 yılında Türkiye gemiyi satın alır. Denizcilik Bankası, Herakles’e bu kez “Hora” adını verir. Hora ayrıca Türk sularında kurtarma römorkörü olarak çalışıyor. 1968 yılında kılavuz tekne olarak İzmir Liman Başkanlığına getirildi. 1975 yılında MTA’nın himayesinde araştırma gemisi olarak görev yapan Hora’nın adı yeniden değiştirildi ve bu kez “Sismik-1” olarak adlandırıldı. 2005 yılından sonra uygun şekilde yaşlanan ve İTÜ Denizcilik Fakültesi’ne bağışlanan Sismik-1 burada eğitim gemisi olarak kullanılmaya başlandı.

Üç ülkede onlarca şehirde yüzlerce mürettebatı barındıran Sismik-1’in en az eski bir denizci kadar çelişkili ve çalkantılı bir “hayat” sürdüğü aşikar. Sanırım romanın ana karakteri Aras’ın yanı sıra Namlı Yüzbaşı, Sevgi ve Faruk’un tüm bunlara rağmen onu bırakmamasının sebebi de bu.

Keyifli Seferlerin Atlısı M. Özgür Keyifli,
Sayfa 296, İthaki Yayınları, 2023.

ANA CEZAEVİ NEREDE?

Romanı açtığımızda Sismik-1’in bir balıkçı kasabasına demirlemek zorunda kaldığını görüyoruz. Bunun nedeni hakkında pek bir şey bilmiyoruz çünkü bundan sonra ne olacağı daha önemli. Gemi karaya çekildikten sonra mürettebattan bir grup insan ikamet ettikleri yere gitti. Başka bir grup, sanki yıllardır kasabada yaşıyormuş gibi balığa çıkıp meyhaneye sızmaya başladı. Kuşkusuz gemide ne yapacağını bilemeyen bir grup beklemektedir. Roman bunların üzerine inşa edilmiştir.

Aras’ın yazdığı roman yavaş yavaş kendini bize açıyor. Geminin geçmişi, kimlerin ve neden orada olduğu gibi ayrıntılar ortaya çıktıkça, bunların hem kendileriyle hem de birbirleriyle olan ilgilerine daha yakından bakıyoruz. Mesela Aras hep geçmişinden, gemiden önceki hayatından bahseder ve bir benzetme içerisine girer. Bu aslında karada yaşam ve gemide yaşam savaşıdır. Denizin ortasında bir gemiye, hatta gemi hücresi gibi bir odaya sığmak ilk elden bakıldığında bir hapishanede yaşamak gibidir. Ama Aras tam tersini söylüyor. Karada yaşam tam bir hapishane. 9-6 üzerinde çalışılması gereken standart bir iş, yolların tükettiği bir hayat, sonunu tahmin edebileceğiniz bir evlilik vs. Detaylar toplanıp orta noktaya gelince dört duvar oluyor Aras’ın etrafında. Bütün bunlardan kurtulmak için denize, gemiye sığındığını söylüyor. Başka bir deyişle; kendini ne kadar kapatırsa, o kadar insanlıktan çıkar, o kadar özgürleşir.

Onu bu yolda destekleyen ya da engelleyen iki kişi var ama her şeyden önce iki kişi var. Biri sırılsıklam aşık olduğu Sevgi, diğeri ise Yüzbaşı Ünlü. Üstelik seyir defterinin de Yüzbaşı Namlı’ya ait olduğu sanılıyor.

Kayıt defteri ne anlatıyor

Gizemli seyir defteri, Kaptan Ünlü kadar eşsiz. Tıpkı Kaptan’ın demirlemiş bir gemiden ufka bakıp muhtemelen bilmediği bir şeyi görmeye çalışması gibi, seyir defteri de geçmişe bakıyor. Sadece geçmişe değil; hayaller, umutlar, pişmanlıklar, pişmanlıklar… Tüm bunlar seyir defterini zaman zaman bir iç gözlem haline getirir.

Ancak buradaki temel ikilem şudur. Aras dışında ne Sevgi ne de Faruk seyir defterini görmez. Bu yüzden Aras’ın hem Kaptan’a hem de seyir defterine olan ilgisi daha farklı ve daha gizemlidir.

Öte yandan seyir defterinin ilerleyen bölümlerinde Sismik-1’in tarihçesi ve dahası “Ağır”ın ilk yıllarıyla karşılaşıyoruz. Böylece Nazi Almanya’sından günümüze ikinci bir yolculuğa ortak olacağız. Bu yolculuğu kesintiye uğratan bir diğer yolculuk ise Sismik-1’in balıkçı kasabasına demirlemeden önceki yolculuğuyla ilgili. Bu gezi, Nazi Almanya’sından başlayan yolculuk kadar ilginç.

Mutlu’nun dili de benzer bir hızla bu yolculuğa eşlik ediyor; Sakin, meraklı ve kendinden emindir. Roman günümüze, geçmişe ve günlüklerin ortasında -bir liman misali- karşılaştığımız bazı olaylara uğrayarak ilerler. Karakterlerin maceraları sayesinde hayata, insanlığa ve tabii ki denize dair her türlü soruyla tanışıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu